a101'de satılan hometech w101 tabletten almıştım kuzenime 1-2 sene önce, 400 lira windows 8'li dandik bişey. düşürdü ekranını çatlattı, bir sürü saçma salak virüs bulaştırdı temizledim; hala çalışıyor çatır çutur. bazen ben de kullanıyorum dizi-video izlemek için, hiç sorun yaşatmıyor.

ayrıca öpülmüş gülün davası olmaz, sen değil seni bu şartlara sürükleyen kader utansın.

7000 mah diyor pili.

@secrexv2
pardon ben yanlıs okumusum. 7 de yeter bana.

bunun bir de elite book olanı var bir de levononun 100s i var ona da bak belki işini görebilecek ürünlerdir.

www.bim.com.tr

aynı mı bunlar? 32gb çok az değil mi ya? sadece yazı falan yazacaksan olabilir ama.

yav bilmiyorum ama bu paraya daha sağlam ikinci el almak daha iyi değil mi? ha biraz daha ağır, pil konusunda zayıf olur ama daha performans verir bence.

yahu niye utanıyrsun?

eger 1000 tlnin biraz üzerine cikarsan sunu öneririm

www.amazon.de

yok cikamam dersen 1000 civarina sunlar var

www.amazon.de

www.amazon.de

ben asus olani kullaniyorum mobil oldugumda 1 sene kadardir, cok memnunum.

Hometech benim babamda var. Ne kadar veriyim evdeki makinelerden birini desem de yok ben dokuncam demişti. Aldığım günden beri yaşlandım ben. Ki babam gazete okuyan facebook pinterest takılan bir adam.
ikinci el sağlam makinelere bakman daha mantıklı. Thinkpadler iyidir. İlanıma bakabilirsin. Bakmasan da thinkpad iyidir. Thinkpad kovala. Sırf bataryası için şu cihaz alınmaz.

ben de teknoloji meraklısıyım ama böyle mikro ürünler deli ediyo beni tutamıyorum kendimi. bunu alıp lightweight bi linux distro kurup kullanmak vardı. bence alınır.

Masaustu toplayin. Hem dahabucuzdur hem daha dayaniklidir. Sikinti olan parcayi basitce degistirebilirsiniz.

Babam eczaci, eczanede 7 tane desktop var. Kesinlikle desktop oneririm sorunsuzluk ve sorun ciktiginda kolay duzeltilebilirlik acisindan.

Kendinize kisisel olarak gene laptop alin o ayri, ama eczanede desktop ideal.

Ben de desktop diyorum.
ayrıca numerik pad olan cihazlar kocaman oluyor. Usb padler var onun için cihazı o kadar büyütmeye gerek yok diye düşünüyorum.
thinkpad güzel alet bu arada.

Özellikle elektrk kesintilerine karşı laptop diyordum. Bir de turkcellin pilli modemleri var sim kart takılan. Bu onunla 3-4 saat internet kesintisi olmayacak diye hesaplıyorum ama desktopa aklım gidip geliyor zaten... hali hazırda monitör de var sayılır...

Yukarida yazdigim gibi eczanede 7 desktop + 7 monitor + 2 yazici + modem + yazar kasa + guvenlik kameralari kesintisiz guc kaynagina bagli. Yedekte de otomatik devreye giren jenerator var.

Is yeri icin stabil bir sistem kuracaksaniz bu maliyetleri gozden cikarmaniz lazim.

Teşekkürler öneriler için... Masaüstü ama itx bi sistem kurdum (incehesaptan) hem daha ucuza geldi (2800) hem de en az 5-6 yıl çok rahat götürür gibi duruyor şimdilik... M2 ssd, 16 gb ram, i5 7500 filan... Hadi hayırlı olsun bana :)

Siparişi iptal ettim. Bu sabah intel 8. Nesiller 10 güne geliyo diye açıklama yaptı. I5 lerde de 6 çekirdek olacakmış... 8400 alırız madem dedim. Soket de değişiyomuş hem...

Belki okuyan olur diye yazayım... Mitx kasa kurdum o zaman çok memnun kaldım...

toptan bilgisayar ve elektronik satışı yapıyorum - İSTANBUL

Tekstil işçisi
Fotoğrafçı

Lüleburgaz

Turizm - brüksel

Tercüman - İzmir

Tıp öğrencisi- İzmir

İngilizce ve Türkçe öğretmeni - İstanbul

ihracat sorumlusu - tekirdağ :/

çevre mühendisi - istanbul.

Psikolog/sosyolog-istanbul
Gerçi iş bulamadım daha akkdksks

İstanbul. Telekom mühendisliği ve davulculuk.

Tamircilik istanbul

Minibus sofuru aksaray

Akademik - İstanbul

Yazılım - ankara

Bilirkişilik - istanbul

Bankacı - kocaeli

Normalde bilgi işlem
ama front end developer olmaya çalışıyorum. İstanbul

Teknisyen Ar-ge/ istanbul

Yazilim - istanbul

tabii ki 15.6" olan.

Bu ikisi arasindan lenovo ama celeron olmasi pek iyi degil

Celeron makine alınmaz bu devirde

@Giovanni Pipitto

1200 liraya ne alınır önerini bekliyorum.

Düzgün bir şey için ikinci el düşünmen lazım. Biraz aramayla güzel temiz malzemeler bulabilirsin 1200 liraya. Eski thinkpadler gayet iyidir.

götürür.

götürürde
8 e kadar yakalayamayıp 8 de yakalamasını sağlacak şey ne acaba?

Yav ne biliyim note serisi farklı biraz.Note 5'te bile belki 3 yıl sorunsuz kullanım olmuştur.Kullanıcılardan dinlemek lazım.

Götürmeyecek note 8'e note 8 denmez. Note 5'ten bildiriyorum. Kalpkalpkalp.<3

Bugün note 3 kullanıcıları ne yapıyor diye bakmalıyız bence, benim kuzenimin yaşadığı başlıca sorun batarya, geçen sene ve bu sene yeniledi bataryayı, 1 günü çıkarıyor böylece.
Bunun dışında yazılım tarafında geçen sene hard reset atmıştı, şu anda kullandığım kadarıyla mükemmel akmıyor telefon ama değiştirmesini gerektiricek hiç bir sorun yok.

sevgilim hala note 3 kullanıyor, rahat götürür.

Note 2 kullanıyorum. İlk çıktığı hafta almıştım. Gayet ihtiyacımı karşılıyor ki her şeyi telefondan yapan adamım. Sık sık niyetleniyorum değiştirmeye ama sonra ne gerek var deyip vazgeçiyorum. Al imkan varsa. Note adamdır adam.

bu 50 lira daha pahalı ama ssd'li ve asus:
www.mediamarkt.com.tr

bu asus'a göre daha küçük disk kapasiteli (hometech ile aynı) fakat 940 TL, acer:
www.hepsiburada.com

hiç değilse hometech değil ikisi de.

üstat bence en makul olanı 2. el kelepir i5 işlemcili bi laptop alıp 200 tl civarına ssd takmak. kendinden ssd'li olanlar illa ki pahalıdır. en makul ve ucuz çözüm bu olabilir. tek bir ssd sıradan bir bilgisayarı 10 kaplan gücüne eriştirebilir. ;)

ikinci el thinkpad demeye geldim, thinkpad t430
gidiyorum.

Baba ne yapıyosun ya hometech alınır mı
ikinci el thinkpad. Senin ilacın bu. Ama t430 değil x220 falan.

Khan Academy var <3

Ne konuda kaptan?
ona göre söyleyelim.

Coursera

Yabancı dil var mı çok bilmiyorum ama.
coursera
edx
allison vardı bir de
ondan sonracığıma üniversitelerin şeyleri var mit open courseware mesela.
olayın genel ismi mooc biliyosun. O şekilde ararsan zilyon tane sonuç çıkarır google. Şu an mobil olduğum için bakıp yazamadım sık kullanılanlara.

odtu

www.webtekno.com

fazla çıktı alacaksa hızlı olsun derdim ben. lazer seçerdim. fotokopi falan lazımsa öyle bir model de bakılabilir. 300 liraya bulunmaz ama.

Her gün fotokopiciye gidin bence.

Acayip derecede derken ortalama bir değer var mı? Muhtemelen mürekkep tankla bir yazıcı işinizi görecektir. Fotokopiciden katbekat ucuza gelir.

gidebileceğimiz hesaplı bir fotokopici yok, renkli çıktıdan 75kr kafasına göre 1tl alan esnafların olduğu bir ege ilçesindeyiz, ortalama olarak ayda 1 top kağıt gider sanırım.

tonerli hız açısından daha mantıklı, muadil tonerler de ucuz zaten.
renkliyle işi yoksa pek tanklıya gerek yok gibi.

Brother kullanıyorum aşırı memnunum. Çok seri çok şahane bir yazıcı. Doldurmak falan çok kolay toneri de ucuz. Kesinlikle Brother diyorum. 5 bin sayfada bir drumı değiştirmek gerekiyor o da ucuz bi şey pahalı değil çok. Brother al. O mürekkep püskürtmelilerle olmuyor o iş onları da kullandım zamanında.

ikinci el bir thinkpad alın. 10 sene boyunca bu dediklerinizi yaparsınız sıkıntısız.

4gb ram az, minimum 8 gerekli photoshop içün.

i5 olursa daha iyi olur ancak ssdli i3 de işinizi çok rahat görür.
i5 + ssd olsun ram 4 olsun mis

lightroom'da ne kadar büyük fotoğrafları işleyeceğinize göre değişir. ben 5d mark3'ün rawlarından panoroma yaparken 16gb ram ve i7 bile kafayı yedirtebiliyor. i3 kesinlikle yetmez. 4gb'da keza. 8 tek lightroom ve ya photoshop açıksa yeter ikisini birden açarsan o da yetmez.

Tears +1
Satıyorum thinkpad ilgilenirsen yeşillendir.

amazon affiliate program

ingilizce varsa fiver da satılacak ebook şeklinde guide lar oluşturabilirsin.

bloglar oluşturup fotoğraf ve içerik sağlayıp google reklamı verebilirsin. google aramalarında click çekecek başlık ve içerikle faydasız siteler oluşturabilirsin.

Benim de çok merak ettiğim bir konu.
Başka cevaplar da gelir öğreniriz işşalla.

hisse senedi temettü geliri. güzel şirketlerin az ama öz (yani düzenli) temettü ödeyenlerini bulup sürekli portföye dahil etmek. portföy belli bir büyüklüğe gelen kadar verilen temettülerle aynı hisseden almak. daha sonra temettülerin keyfine bakmak.
bu yazdığım tamamen uzun vadeli bakış acısına göredir.

Sanırım işinize yarar:
m.vk.com

Sen çok sevdiğimiz bir abimizsin herkese uğraşmam bu kadar.
Elimde her biri 30 cigolayt olan 3 torrent dosyası var. Ama bakma fırsatım olmadı hani klasiktir falan ayıramadım. Bu penguenler de olması lazım içinde.
İstersen o dosyaları şey ederim.
Unutturma ama kendini bajgan hatırlat bir ara benim hafıza iki megabayt çünkü.

preview'e bak gercekten deger mi anlarsin.

ortalama iki ayda bir bütün kurslar 10$'a düşüyor. onları takip et.

öncelikle, ilgili eğitim bende 35 lira gözüküyor. zaten udemy'de çoğunlukla 10$ seviyesinde oluyor eğitimler.

sertifikanın pek bir önemi olduğunu sanmıyorum. ancak bir şeyler öğrenmek için 10$ verilmeyecek bir para değil, udemy'yi kullanmaya devam edip etmemek için de güzel bir veri sunar size.

kursa göre değişir tabi bu kursun içeriğini bilemiyorum ama yorumlardan falan az çok anlaşılıyor.

eğitimleri takip edip 10$'a inince bende alıyorum ve udemy'den gayet memnunum. eğitim veren kişiyi ve eğitime ait yorumları okuyorum öncesinde.

udemy de istedigin kurslari favorilere at, ayrica udemy mobil app yukle. bir ay icinde mutlaka acayip indirim olacaktir ve 10 dolar gibi rakamlara alabilirsin. udemy de mantik ne bilmiyorum ama cok acayip indirimler oluyor ve mobil app var ise uyari geliyor favorindeki bu derste indirim var diye. 10 dan fazla kurs aldim genelde 100-250 dolar kurslari 10-15 dolara.

Emrahday +1
Wishlist e ekliyorum ben de. O şekilde bildirim geliyor mu hatırlamıyorum ama kontrol ediyorum arada. Udemy de herhangi bir kursa 15 dolardan fazla para verilmez. Mutlaka düşüyor. Başlangıç fiyatı da korkutmasın yani. Ulan yüzde 99 indirim mi olur deme. Oluyor.
Bir de şey demeye geldim pluralsight da da güzel node eğitimleri var. Microsoft bilmem nesine kayıt olunca da 3 ay ücretsiz erişim veriyor. Ona da bak mutlaka.

Ben varım. Az kaldi umarim hayatimi yoluna koymama. Kopek korkumu ufaktan yensem de var hala bir seyler.

Cocuk yuvalarina gidelim, huzur evlerine gidelim. Guzel seyler yapalım, guzel insanlar taniyalim; Insanları sevindirelim.

Vaktim oldukça runagain in dediği gibi etkinliklerin içinde ben de olabilirim.

Dordumuz gideriz en kotu. 12 agu cts. Kadikoy barinagi. Ne diyosunuz.

Daha cok kisi katilmak ister diye dusunmustum hayal kirikligi oldu biraz.

Ben de dahil olmaya çalışırım. Hatta zirveler böyle yapılsa ne güzel olur. Gidiyoruz malak gibi oturuyoruz.

Bizim Kültür sanat komisyonu gibisiniz haha

Bu cumartesi gidek mi?

Yarina hallolursa islerim cumartesi gidebiliriz.

Daha önce böyle bir ziyaret oldu mu? Sadece anadolu yakasında mı oluyor?

Benim için diğer cumartesi daha uygun olur.

Arkadaslar yarin ogleden sonra gidelim kadikoy atasehir barinagina?

Sorum niye ciddiye alınmadı acaba? O zaman muhataplarınızı belirtin de boşuna cevapsız soru sormayalım.

Islerimi halledemedim henuz. Bayagi sıkışık durumdayim su an. Ama ne kadar bütçe gerekir max? Ona gore fedakarlik yapabilirim. Guzel olur bir seyler yapmak.

@mslny, bu sekilde bir duyuruya ilk kez rastladim. Daha once yapildi mi, onu da bilmiyorum sahsen.

Olursa, islerimin yoluna girmesine de bagli olarak, 212-216... katilabilirim bu tur aktivitelere.

Mslny, daha once boyle bir sey gormedim. Aklima esti baslik actim. Olan biten bu acikcasi. Muhattap almamak degil, cevabi bilmemek oldu yani.

Ben de merak ediyorum bir de önlisans a da var diyolar ne iş var mı bilginiz?

Neden ücretli öğretmenlik yapmak istediğinize bağlı bu biraz. Elime biraz para geçsin ama çok çalışmadan yorulmadan geçsin dersen ideal. Dersi bitir çık haftasonu boş vs. Ama her zaman öyle olmuyor. Haftasonu kursu açıyor bazı okul, müdür gel diye ısrar ediyor veya bir öğrencinin durumu geride oluyor ilgilenmek geliyor içinden bi bakıyorsun akşam çıkmışsın okuldan ve epey yorulmuşsun. Yani sana bağlı iyi/kötü.

Edit; eklemeyi unuttum ücret konusunda kesintiler can sıkıcı olabilir resmi tatillerde örneğin o günlerin parası ödenmiyor. Sigortanız hizmetli statüsünde yatıyordu bir de sanırım.

bir gün varsın, bir gün yok. ha varsın ha yok...

bir yıl ücretli öğretmenlik yaptım. sağ olsunlar... okul idaresi de, öğretmenler de iyiydi bana karşı. ama beter tavırları da duydum.

ilk bir iki ay çok az para geçer eline. sonradan biraz yükselir. sadece girdiğin ders saati ücretini alırsın. o gün tatil edilirse, programda var diye ödeme alamazsın, çünkü derse girmedin. ama kadrolu öğretmenler alır tabii ki...

ertesi yıl da başvuruya gitmiştik yine bir arkadaşla. şube müdürü: "açık söyleyeyim, hiç beklemeyin. sırf benim tanıdığım 10-12 kişi var, onlara yer bulmaya çalışıyorum" demişti. ondan sonra da bir yılı biraz geçkin, dershanede çalıştım, bıraktım sonra bu mesleği.

bu düzende, bu devirde, bu şartlarla öğretmenlik yapılmaz. mühendisin kadrolu öğretmen olarak çalıştığı okulda, eğitim fakülteli ben ücretli çalıştım. üç kuruş paraya dershanede hamal gibi çalıştım. reel sektör daha iyi. en azından "kutsal meslek" falan geyikleri yok.

cevaplar : www.ranini.tv

açıklayalım bari :)

1. valyria kıyameti olmuş, viki.gameofthronestr.com
2. targaryen hanesi : viki.gameofthronestr.com
3. hatırlamadım, görürsem yazarım. 3x5'te geçiyordu galiba.
4. kırmızı kuyruklu yıldız : viki.gameofthronestr.com(Rhaegar%27%C4%B1n_O%C4%9Flu)#Do.C4.9Fumu
5. andallar ilk insanlar değiller, andallar essos'tan geldiklerinde westeros'ta insanlar yaşıyordu. viki.gameofthronestr.com
6. andallar westeros'u işgal ettikten sonra kuzeye çekilip orada kalıyorlar.
7. büyü her daim vardı, bahsi geçen büyücüler de büyü güçlerini arttırdıklarına inandıkları için ejderha'ları elinde tutmak istiyorlardı.

ulan ne sorular sormuşsun hem kitap hem dizi takip ederim hiçbirini yanıtlayamadım :))

6. insanlar, ormanın çocuklarının yaşadığı yerlerdeki ağaçları vb kestiği için tatsızlıklar yaşanıyor aralarında. ormanın çocuğu da veriyor laneti. ormanın çocukları sayıca az olmasına rağmen ormana ve büyüye son derece hakimdiler.

Altıncının linkine bakamadım belki o vermiştir . Ama böyle olmaz bir history and lore izle.

1- bir elamet gelmiş, kıyamet kopmuş. sulara gömülen eski koca kıtada sadece valeria ayakta kalmış.
2- sayısı baya var. en azından birkaç yüz sene falan...

Cureforlove'ın dediği pek küçük değil gibi geldi bana ki hp ve 3000 lira. Netbook tarzı bir şey istiyorsanız ben samsung kullanmıştım iyiydi 6 senedir çalışıyor.
Lenovo yoga pro3 kullanıyorum 2 senedir harika bir alet hoparlörler zayıf ama, ultrabook oluyor dediğin günümüzde. Daha uygun fiyat için yoga900leri öneririm.

netbook tavsiye etmem. thinkpad t serisi 14'', x serisi 12''. carbon'lar da 11.6'' sanırım. 3. nesil sonrası iş görür ssd'li olmasında fayda var.

Başka bir arkadaşa daha yazmıştım bu gün. Ben de thinkpad diyorum x220 x250 tam istediğin aletler. Yüzlerce sattım şimdiye kadar sorun yaşamadım.

www.teknosa.com

Ben de bundan var ben gayet memnunum

4 Nisan diye hatırlıyorum etkinlik falan olmuştu ama.

yok aksine canlarim onlar benim..

Boş yapıyorsa var.

Der meister bokunu çıkarıyor.

yoo

Duyurusuna gore degisiyor. Bazi basliklar altina paragraflar dosemek cok anlamsiz, onlari direkt okumadan geciyorum. Cunku baslikta sorulan soru belli, haliyle laf kalabaligi oldugu asikar oldugundan okumuyorum. Kimisi bokunu cikariyor.
Ortada yorum yapacak bir sey yokken upuzun yazilara antipatim var evet.

Hayır.

İçerik önemli. Çaykovski/meister genelde severek okurum.

ne yazıldığına ve nasıl dille yazıldığına bağlı. mesela ben arada uzun yazıyorum. sövmek isteyen varsa sakıncası yok. ben sövüyorum arada zaten onca şey yazınca kendime. :)

Ben de arada yazıyorum çok çok uzun olmasa da. Uzun yazanları konu ilgimi çekiyosa okuyorum. Der meisteri sabredip yavaşça okuyunca keyif aldığım oluyor. Ama her zaman sabredemiyor tabi insan :))

Hayatımdan bir dk çaldı diye kızıyorum. Bakıyorum aychovski yazdıysa okumuyorum :(

Okumadığım için yok.

Der meister gibi bos yapiyosa paragraflarca var. ama bazi konularda yazmak gerekiyor uzun uzun.

geneli boş.

antipatim yok.

Benim sorularıma hiç öyle cevaplar vermediler ama ben seviyorum öyle insanları.
Bu adama bir şey sormuşuz o da üşenmemiş vakit ayırmış uzun uzun yazmış. Bir bira ısmarlamak lazımken antipati var mı diyosun :)

gözümü yoruyor okumuyorum.

var.
genelde sohbet ederken de sürekli konusup sana iki kelime ettirmeyen tiplere oldugu gibi.

var. çok yalnız olduklarını düşünüyorum.

Yok :)))

Kendimi geçeyim, kendime karşı nötrüm de; başkası boş yazsa bile seviyorum. "Ne güzel, kendini anlatmış" diye okurum ben. kakao deniş ya "Kırmızıyı sever misiniz" diye. Ben böyle bir soru sorsam, isterim insanların neden kırmızıyı sevip sevmediğini, neden başka renkleri üstün tuttuğu ya da başka renklere göre nasıl değerlendirdiğini. Evet de cevap tabiii de, "yetmez ama evet" bir cevap gibi geliyor. Sadece evet/hayır dese, "Niye sevmiyor ki" der, merak ederim. Laf lafı açsın, oradan başka bir konu çıksın, buradan başka bir şey çıksın, ne güzel! Uzun yazanlarda kendilerinin bir parçalarını bize sunmuş, bizimle paylaşmış gibi hissediyorum ve çok mutlu oluyorum.

hayır, tam tersine sempatim var. çünkü o duyurucunun sorulan soruyu gerçekten önemsediğini düşünüyorum öyle olunca.

bi tanesi var, bakar bakmaz hah o diyorum, gelisine pas geciyorum. ayco degil tabi ki, o faydali yaziyor. okunuyor da onun yazdigi.

Antipatim de, sempatim de yok. Ben de paragraflarca olmasa da ortalama bir paragraf yazıyorum sanırım çoğunlukla. Farkında olmadan oluyor muhtemelen. Vaktim varsa destan gibi uzun sorulari okurum ama uzun cevapları okumuyorum.

yok. vakit ayırmış yazmış niye antipatim olsun ki.

m.facebook.com

Horoz tattoo fatih cabalar. Çok efsane adamdır çok da güzel işleri vardır.

alma bence 1-2 seneye çöp olacak çünkü a8 işlemciler,hatta şuan bile çöp

O paraya i5 thinkpad satıyorum baba evladiyelik. Daha indirebiliyorsan al yoksa çok gereksiz olur yani. R5 m330 dediğin giriş seviyesi bir gpu. Oynanır oynanmaz değil ama bu paraya gereksiz olur.

Hic bir sekilde getirtemezsiniz telefon. Ancak bir tanidiginiz Çin'e giderse gelirken yaninda getirebilir, baska turlu mumkun degik.

Ben de çok merak ediyorum. Yanında getirenler pozisyon deniyor adeta o yüzden o şekilde şey etmeyi düşünmüyorum. Ama bir iki yutupçunun deneyip takıldığını görmüştüm. Varsa ince ayarı falan öğrenelim biz de bir oneplus bir mi 6 Huawei falan sokalım.

Ben yine de sanmiyorum. Gumrukten gecmez. 10dolar da olsa telefon oldugunda gecmiyor. Ancak gümrük memurunun gozunden kacmasi lazim. Bu da cok dusuk bir ihtimal. Hatta m5 diye kredi karti buyuklugunde bir telefon var, donanimhaberden arastirabilirsiniz. Bir ara getirenler oldu, fakat sonra herkesinki gumrukte takilmaya basladi. Yine de riske atmak size kalmis

getirtmek bir yana sektöre döndü bu iş. onlarca kişi var, facebook ve donanımhaber'den araştırınız.
direkt link vermiyorum, maliyeci falansanız ispiyoncu durumuna düşmeyeyim :)

aliexpress pek güven vermedi. yorumlar arasında sahtekar yazan yorumlar var.
geneli harika yazmış.

15 günlük süre senin için geçerli olmayabilir çünkü sözleşmede vs farklı bişey belirtilmedi ise deneme süresi 2 aydır ve bu iki ay içerisinde ihbar süresini beklemeden işten çıkabilirsin.

normal şartlar altında evet çalıştığın sürenin ücretini ödemek zorundalar. ama dediğim gibi, normal şartlar altında.

@sırtçantalı yani şöyle ki bugun yatırcaz yarın yatırcaz diye sallayabilirler bi süre. yemek parasını bile geciktiriyolarmış sonuçta. ama sigortanız yapıldı ise ödememe gibi bi şansları yok. zaten belli çalışan sayısından fazla çalışano var ise bankadan ödemek zorunda, hani elden verdim diye yırtamaz eğer siz durumu şikayete konu ederseniz. yalnız istifa ederken 'tüm alacaklarımı aldım' diye bi kağıda imza atmanızı isteyebilirler. alacaklarınızı almadan imza atmayın derim.

1) Haziran'da girdiğiniz için eğer sözleşmenizde 'Deneme Süresi' gibi bir ibare yoksa 2 hafta ihbar süreniz olur. Yani dilekçeyi verdikten sonra 2 hafta daha çalışırsınız. Sözleşmede deneme süresi gibi bir süre belirtildiyse bu 2 haftayı çalışmanıza gerek kalmaz.
2) İşe giriş tarihinizden itibaren çalıştığınız her bir günün (ihbar süresinde çalışacaklarınız dahil) karşılığını alırsınız. Yan yattım, çamura battım yaparlarsa şikayet edip o parayı alabilirsiniz. Sigorta girişiniz varsa zaten neyi inkar ediyor?

@elorelia maaş ödemesi yapmamak için ne gibi istisnai durumlar olabilir var mı bir fikriniz?

@himmet dayi zaten acemiyim bu konularda bir de boşluğuma denk geldiği için deneme süresi var mı yok mu imzalarken dikkat etmedim açıkcası. Ama dilekçeyi verince ona göre geri dönüş yaparlar sanırım.
Sigorta girişim var 3-4 gün geç yapılmış olabilir belki. Şikayetle de olsa kesin olarak alabiliriz yani, tamamdır.
Belki dilekçeyi verdikten sonra ypislik yapıpı yemek parasını yatırmazlar ya da sigortam geç başladığı için 3-4 günü keserler

absürt bir sözleşmeniz yok ise 2 ay deneme süreniz var. ve bu süre içinde ihbar zamanınız yok. yani şu an dilekçenizi verip anında çıkabilirsiniz. ki kesin bu şekildedir. dilekçenizi verin ayrılın

Bu arada sigorta girişim geç yapılmış, öğrendim şimdi. Bununla ilgili bir yaptırımım olabiliyor mu?

Aynı durumdaydım ben de bir hafta önce. İnsan kaynaklarındaki kızı sigara içerken yakalayıp burda deneme süresi var mı dedim var dedi. Beni azad et dedim çıktım geldim. Parayı yatırıyorlar bu arada. Yani benimki öyleymiş.

Arkadaşlar firmanın İK'sıyla konuştum şimdi. Sözleşmemde deneme süresi olup olmadığını sordum. "Bütün belirsiz iş sözleşmelerinin ilk iki ayı deneme sürelidir" cevabını aldım.
Yani 15 güne gerek kalmadan çıkabiliyorum yani. Üzerimdeki yük kalktı resmen. Konuşacağım firmayla en uygun zamanda

bütün belirsiz iş sözleşmelerinin ilk 2 ayı deneme süresi değildir. ik size yanlış bilgi veriyor. yazılı olarak hazırlanmış bir iş sözleşmeniz varsa bu sözleşmede karşılıklı olarak bir deneme süresi konulabilir ve bu süre en fazla iki ay olabilir. aksi durumda deneme süresi yoktur.

şehir efsanesi gibi bir durum, herkesin ilk 2 ayı deneme süresi sanması. ileride problem yaşamamak açısından bunu dikkate almanızı tavsiye ederim.

bizim şirkette işe girişlerde 2 ay deneme süresi var, 2 ay içerisinde isterse şirket kovabiliyor, isterse çalışan istifa edebiliyor. sizin sözleşmede de böyle bir madde vardır belki

oralardan çokça alışveriş yaparım. anlatayım hemen :) gümrüğe kaçak sokulmaya çalışılan mallar oluyor. ya da gelen malı alan olmuyor, sahipsiz kalıyor. devlet bunları ihale usulü veriyor. bu tür mağazalarda da satılıyor. o yüzden pahalı şeyler aşırı ucuz denk gelebilir.

Nerelerde var o dükkanlar yahu arıyıorum arıyorum bulamıyorum bir türlü :)

gittiğimde sorarım size de mesaj atarım. fatih-samatya'da olduğunu biliyorum istanbul'da. birkaç yerde daha var.

Aynen bildiklerinizi şey ederseniz süper olur ben de aramıştım zamanında bulamadım

benim gittigim magazanin subeleri bakirkoy osmaniye duraginin orda, sirkeci'de, findikzade'de, samatya'da marmara caddesinde ve ankara - ulus'taymis.

şöyle bir şey var.

www.eagd.org.tr

elinde neler olduğunu ve sorunlarını belirtirsen ben talip olabilirim.

Aynen marka model ve sıkıntıyı söylersen alabilirim

2. El satış sitelerini bir süre takip edebilirsiniz.

Sahibindende gördüm bu gün bir tane elektronik kontrbas. Bir bakın.

taksim tüneli bir gezin. ayaküstü okutmuş olabilirler.

çin markası olarak 'bluedio' çok övülüyor. ancak sanırım bütün kulaklıkları kablosuz. ben henüz almadım ama yakın zamanda almayı planlıyorum.

bluedio ben aldım 3 ayda elimde patladı. ama 20 dolarlık bir modeliydi.

urun.gittigidiyor.com

Şu tam istediğim gibi?Orjinal midir acaba?

sennheiser mx475 kullanıyorum çok memnunum. 100 tl hepsiburada'da.

yolladığınız ürünü resmi bluedio satıcısında bulamadım. orijinal değil gibi, veya çok eski bir model gibi duruyor.

Rock zircon diyorum.

viski 101 e hoşgeldin.viskiler scotch veya tennessee olarak bilinirler.mideni genelde scotch tarzı bulandırabilir alışkın değilsen normaldir.başlangıç olarak famous grouse öneririm,içimi çok yumusak lezzetli bir viskidir.sonra jack en sonda chivas denersin.viskiye iyi markalardan başla alış sonra kötüleri tadınca onların tadına alışmış olursun.ayrıca jager çok güzeldir midenide bozmaz fazla içmediğin sürece.jageri kola ile içebilirsin ama çok bayabilir,o yüzden jager tonik öneriyorum bol buzlu.viskide ise %100 elma suyunu kullanabilirsin,benim çok hoşuma gidiyor.ayrıca viskiyi enerjiyle içiyordum ama sonra dışarda enerji içtiğimde çarpıntı yaptı diye bıraktım.o yüzden enerjiyi deneme derim.tavsiyem zorunda kalmadıkça ucuz viskiyle alışmaya başlama.ders bitti çıkabilirsin dostum

Bi arkadasim baslangic olsun diye jack danielsin balli viskisini almisti. Alma guzel degil ve tatli oldugu icin mide bulandiriyo. En azindan bende pek hos sonuclar dogurmadi :(

glenfiddich iç (yumuşak single malt'lardan biridir). içine hiçbir şey karıştırma (buz dahi!). yukarıda sayılan market viskilerini de salla... diğer içkiler gibi hızlı veya ağzı dolduracak kadar alma. bir yudum, 1 dk sonra bir yudum daha. hoşuna gitmezse, viski işine girme. herkes her şeyi sevecek diye bir şey yok. single maltı sevmezsen zaten diğer ortaya karışıkları içmesen de olur.

Stresli ve karnımın tok sayılamayacağı bi günde jack içmiştim klasik siyah olanından. Hiç midem bulanmadı, belki şişenin yarısını içtim sek olarak :) midenin bulanmaması için sek içilmesi gerektiğini düşünüyorum.

buzsuz

mukon'a kesinlikle katılıyorum. famous grouse fiyat-performans olarak iyidir. içimi de yeni başlayanlar için gayet ölçülü yumuşaklıktadır. ağzın alışır. bunun yanında yeni başlayan birine tavsiye edebileceğim kısmen yumuşak içimli bir viski de johnnie walker black label.

mukon'dan farklı olarak viskinin başka içeceklerle karıştırılmasını tavsiye etmiyorum, en azından ben sevmiyorum. çünkü tadını alamıyorum ve içmenin bir anlamı kalmıyor. başka şeylerle karıştıracaksam rom veya bacardi tercih ediyorum.

Çok özür bozucam galiba ama. Ya çok teşekkür ediyorum büssürü süper şey öğrendim hepinizden. Özellikle link veren arkadaşlara ayrıca teşekkür ediyorum. Konuyu açan arkadaş sen var ya adamsın adam. Sizi seviyorum.

valla ben de hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. en azından bir yerden başlamayı deneyebilirim bu şekilde :)

duyuru bourbon sevmiyor galiba :D

507'ye katılıyorum, glenfiddich iç, ben 15 yıllık olanı seviyorum en çok.

Lagavulin veya Talisker'i olan bir arkadaşın varsa hemen koş yanına bir kadeh iç, barda istersen kadehine 50TL civarında istiyorlar sanırım.
Jack, Famous Grouse, J&B vs. viski değilmiş diyeceksin.

Tabi buz, kola vs. hiçbir şey katma,

teşekkür edecegine bir tik atsaydın bre. cevapları beğenip tik atılmamasına kıl oluyorum :)

michael'ın söyledigi talisker ve lagavulin de pek meşhur viskilerdir lakin onlar islay bölgesinden yani "isli" içeceklerdir. yumuşak sayılmaz, ben islay içemeyenlerdenim mesela. ismi "glen" ile başlayan ne varsa tüket, highland bölgesinden olup, su gibi akıp giden içkilerdir.

yapmayın kardesim.

Purple
Neden baba anlatır mısın? Ben de düşünüyorum. Bir on lira kadar motor için kenara attığım para var. Bir yıl kadar unutabilirim. Aydınlatır mısın bizi? :)

bitcoin 1000 küsür dolarları gördüğü zaman mtgox'un hacklenmesi ile 150$ a geriledi, sonrasında tekrar tekrar yükselişe geçti ve 2000 doların üzerinde bir seviyelerde şu an, sen buna 300$ bandında gezinirken yatırım yapsaydın para kazanırdın şu an yapacağın sadece kumar oynamak olur.

Ben biraz mal adamım çok saçma sapan şeyler soruyor olabilirim ona göre şey et o yüzden özür. Böyle ciddi bir gerileme tekrar olabilir o zaman. O ciddi düşüşün ardından alıp unutsak mesela? Sürekli yukarı aşağı gidip gelen bir şey o zaman bu.
Ben yükselmeye devam eder diye
düşünüyorum nedense.
O kadar bilmiyorum ki :) ama 2000 dolares de çok iyi para be.

Bir de başka para birimlerine çevirip kar etme olayı varmış o da enteresan. Yukarıdaki linkten okudum.

eskilik(eski modellik) mühim değil. gitar alırken:

öncelikle rahat mı değil mi?
sonra fiyat/kalite = bütçeye uygun mu?
sonra sağlam ve düzgün mü?
en son da gitar çirkin mi?

fiyat ve kalite düştükçe rahatlık ve tatmin düşecektir. sağlam, problemsiz olduğunu anlamak için bir bilenin kontrol etmesi lazım. çirkinlik ve rahatlık en nihayetinde kişiden kişiye değişir. imkanlarınızı buna göre değerlendirip en mantıklı seçimi yaparsanız orta ve uzun vadede rahat edersiniz.

gitar almış olmak için almayın,
fiyatı ucuz diye de gitar almayın,
gerçekten bunu öğrenip çalmaya karar verdiğinizden emin olun,
kendinizden emin olduktan sonra bütçenizi ortalama bir gitara göre ayarlayın(1000 ila 2500 lira arası)

iş gitarla da bitmiyor: sesli çalma imkanı varsa bir amfi, yoksa prosesör vs de almanız gerekecek...

özetle: ihtiyaçlarınıza uygun bir gitar seçin: telefon alırken önce uyduruk çin malından mı başlıyorsunuz? bu da öyle. rahat ve size uygun olmalı.

Zuhal müzik sitesinde 640 tlye satılıyor.oldukça ucuz fiyatı var.bu tonuyla ve konforuyla ilgili olumsuz olabilecek çağrışım yapıyor. Öte yandan başlangıç olarak alınıp hevese ve ihtiyaca göre sonra değiştirmek icin uygun.bas eğer ekstra hevesiniz yoksa bazı insanları bir süre sonra sıkabiliyor.

bunu alma. bakmaya devam et. 300'e verirsen alayım diye resti çek verirse al ama. sıkılırsan tekrar 300'den koyarsın birkaç ay içinde satarsın(diye tahmin ediyorum)

Duyurunun basçılarını fişlemek için geldim aslında arada darlıycam sizi beyler :P
Ben de yeni başlıyorum bir ara bul beni paslaşalım.
Bunlara ben de bakmıştım zamanında ama ne yalan söyliyim çok çirkin geldikleri için bana objektif baktığımı düşünmüyorum. Rahatlık, ses falan ne kadar önemli olsa da ilk gitarın günahı olmaz düşüncesindeyim. Yani mümkün olduğu kadar ucuz eli yüzü düzgün bir gitar almak en mantıklısı. Bu iş sana göre mi değil mi bilmiyoruz heves mi değil mi alıp bir kenara koyacak mısın bilmiyoruz o yüzden ikinci elde gidişi olan ucuz bir gitarla başlamak en güzeli diye düşünüyorum. İbanezi basta sevmiyorum neden bilmiyorum ama o yüzden kararını gevretmemek için bir şey söylemiyorum gitarla ilgili. Modeli youtube a yaz bir dinle bakalım hoşuna giderse al.

midem kötü. uyuyamıyorum.

çalışıyordum, kafa dağıtmak için twitter'a bir de buraya bakıyorum. sorun cevapsız kalmasın diye cevaplıyorum.

abi her gece soruluyor bu soru galiba jsfjsk. her gece görüyorum çünkü.

şu an şanlı NHL'de play-off'lar oynanıyor. yılın bu döneminde maç kaçırmayı hiç sevmem, imkânım olduğu takdirde her maçı izlerim. şu dönem de buna gayet uygun. bu yüzden her gece 2'de kalkar, maçımı izlerim. dün pittsburgh-ottawa maçı için kafedeydim, şimdi de nashville-anaheim için geldim.

yurtta kalıyorum, internet bağlantısı stabil olmadığı gibi normalde de yeterince iyi değil. bu yüzden interlek kafeye geliyorum. iyi de oluyor. tost yiyip çay içiyorum. eğleniyorum bayağı. işli güçlü biri olursam eğer bir gün, bu zamanları çooook özleyeceğim.

Başım ağrıyor çok.

Batman'im de. İşe çağırdılar. Hay ben böyle şehrin.. Los angeles'a taşınıcam valla bu gidişle.

Çalışıyorum. Can sıkıntısından cevap yazıyorum.

hastanede çalıştım eve geldim . çok fazla canım sıkıldı hastanede eve geldim eğlenceli zevkli birşeyler yapmak istiyorum . ama bulamadım . bu yüzden keyifsizim. yatak girip uyumadım . oyalanacak birşeyler ararken duyurunu gördüm yazdım

Arkadaşlarla içiyoduk yeni gittiler bi duyuruya bakim dedim. Şimdi de yatıyorum, hadi iyi geceler.

ödevim var, biraz da buraya bakayım dedim, cevap vermiş olmak için.

dersteyim can sikintisi bir bakayim dedim. bi yandan viskimi yudumluyorum. 10dk sonrada sunumum var.

Uyuyordum bu yüzden yazamadım.

Çünkü çalışıyorum, uyumamam lazım. Gece at gibi uyudum zaten ofiste niye uyuyayım asdfgh

uyku zamanı olanlar için iyidir ama benim uykuya zamanım yok.

iphoneun default alarm sesi. Adını bilmiyorum.

alarmy diye bir uygulama var. ordaki gürültülü zil sesleri kategorisinden bir şey seçiyorum.

Hahaha adam baya playlistle uyanıyor ya. Samsung un o çirkin alarmlarından biriyle uyanıyorum ben.

Alarmsız uyanıyorum ama çok önemli bir işim olursa half life - crossfire'daki kapı kapanma sesini kuruyorum.

Sabahları 5'te iphone'un canlandırma diye bir alarm sesiyle uyanıyorum. Tam olarak neye benzediğini bilmiyorum ama çünkü çaldığı anda uyanıp kapatıyorum.

Yarım saat - kırk dakika süreyle 9-10 tane alarm kurup hepsini 4-5 kere öteliyorum. Özetle, kalmam gerekenden 1 küsur saat öncesine kuruyorum ki, kalkayım. App var ama matematik sorusunu yapıp uyuyorum ben. Aynı şey 3-5 dakikada bir tekrarlanıyor.

Uzun süre şunu kullandım. Sabah güne kahkaha atarak başlayayım diye. İşe de yaradı.
www.youtube.com

Şimdi titreşimin kendisini kullanıyorum. Uzun zamandır telefonun sesi açık değil, sadece titreşim. Müzikle arasında çok bir fark yok. Aynı kalkamıyorum.

Şu başarılı imiş (Dikkat, yüksek ses)
www.youtube.com

Telefonun kendi alarm tonlarından birini kullanıyorum. Garanti olsun diye hep beş dakika sonrasına da bir alarm kurarım ama ikinci alarm çalmadan kalkmış olurum zaten. Alarm erteleme gibi bir huyum yok.

over the horizon ve morning flower caliyordu onceden. 3 alarm, 15'er dk. arayla. erteleye erteleye gec kalma noktasina kadar bekliyordum.

simdi alarmy var ^^ once lavabonun fotosu, sonra kapinin disinin fotosu, sonra matematik problem cozmece.

Bende bi sıkıntı olmuyo.

Ocak ayı içerisinde Amazon'dan satın aldığım bir ürün ulaşmadı, sizin örneğinizin yanına onu da ekleyeyim dedim. Gümrük sınırının altındaydı fiyatı, fakat belli ki hoşlarına gitti ürün personelin. "Nasıl olsa kayboldu deyip siteden iade alırlar." diye mi düşünüyorlar nedir, bir gevşeklik var gerçekten.

ev adresinde sıkıntı oluyor bazen. o yüzden işyeri adresi olarak değiştirdim ben teslimat adresini. ptt kapıya kadar getirmediği için bazen apartman girişinde de kaybolabiliyor

ben ptt personelini zan altında bırakmak istemem. takipli, takipsiz gelmeyen ürünüm hiç olmadı. 2009'dan beri dx, aliekspress, ebay'dan ıvır zıvır alırım

Bende de var baya gelmeyen. Küçük üç beş dolarlık şeyler. Satıcılar sürekli uzatıyor zamanı falan anlamadım.

yaklaşık 1 ay önce 4 farklı satıcıdan ürün sipariş ettim. hepsi aynı anda yola çıktı. 2si 15.gününde geldi. diğer 2sinden hala ses yok. beklemedeyim bakalım.

eleaf iStick Pico

facebookta e-sigara gruplarına girerseniz baya güzel öneriler bulursunuz. bence pico en iyi denilemez. pico starter kit bir üründür. ücret sorunu yoksa çok daha iyileri var. esigaram.us forumunu da tavsiye ederim.

Ne istediğinle ilgili olarak değişir aslında. Ben de çok yeni sayılırım ama yine de şey ediyim istedim.
Ben pico kullanıyorum mutluyum şarj meselesi dışında o da yedek pille vs çözülebilir bir şey.
Bozulursa bu wismec rx 2/3 alırım mesela. Ya da yurtdışı imkanım olsa ve para sorun olmasa sx mini düşünürüm. Buharmanya çok güzel incelemeler yaptı birçok aletle ilgili. Bir bak youtube dan hem bilgi sahibi olursun hem adamların yorumlarını görürsün. Dediğim gibi yeni sayılırım ama modun aman aman önemli olduğunu düşünmüyorum. Atomizer önemli.
Haydi dikkat et kendine.

Feedly

Mobil için palabre kullanıyorum ben. Rss leri ekliyorsun sonra hepsini ekranda gösteriyor bildirim olayı da var. Haberin tamamını uygulama içinde gösterdiği siteye yönlendirmediği için bunu kullanıyorum. Bilmiyorum işine yarar mı ama.

Teknik okuma olarak mumkun degil, resimleme diyorlar o cocugun yaptigina okuma degil. Sen onu bosver ozel sorunu sor. Senin okuma hizin ne su anda ?

ya okumak mümkün de algılamak pek değil gibi geldi bana. bir süre denedim ama bir şey anlamadığım için bıraktım.

ben lisede dershanede almistim. goz koordinasyonunu ve hizini gelistirerek bir tur fotograflama teknigiyle kelimeleri aklina yaziyor.

ama anlasiliyor mu kismina gelince, ben oyle saniyede 1 sayfa hizina falan dusemedim tabi (benim hizimda anlasiliyordu yani). beyaz show a cikan bir cocuk vardi. Koca kitabi bitirmisti 1 dakikada falan. Cocuga kitapla ilgili sorular sordular ve cevap vermisti. artik ne kadar gercek orasini bilmiyorum.

soruyu soran gerçek bilgiye dayalı fikir yazmış, cevaplayan saniyede 1 sayfa demiş. sonra ben insanlara birşey diyince ben kötü oluyorum. hızlı okumayı boşverelim bence, okuduğunu anlama olayına yoğunlaşalım milletçe çünkü bizim eksiğimiz aslında orada. saniyede 1 sayfa hıza düşemedim ama mesela bunun 2 katı yavaş okuyorsun o da olumlu, ne de olsa 2 sn de bir sayfa ? yemin ediyorum insanlar bazen beni çok yoruyor, durduk yere gerildim.

Ben ortaokulda bu egitimi almıştım. Dakikaa 4000 kelime okuyup metinden sorulan 10 sorunun en az dördünü doğru cevaplayabiliyordum. Olur olmaz diye bişey yok.

Fakat her tür metni bu hızda okuman mümkün degil. Bence once nasıl kullanabilecegini öğren sonra karar ver egitim alıp almamaya.

mesele anlayarak okumaktan cok, hafizadan geri cagirabilmekte sanirim. yani gozu tarayici gibi kullaniyorsun. tekrar cagirdiginda beyin getiriyor gozunun onune o zaman sorulan sorulara cevap verebiliyorsun.

bazi hafiza teknikleriyle gosteri yapanlar gibi.

edit: beynin on lobunu devreden cikarip, beyne bir kas muamelesi yapiyorsun. benim anladigim kadariyla olay bu.

oysa normalde okurken bir yandan yargiliyorsun, anlamadigini fark edince bir daha donup okuyorsun. gerekirse altini cizip not aliyorsun, gerekirse durup arastiriyorsun. dolayisiyla "zaman kaybediyorsun".

yemekte yiyecegin pilavi corbayi bir blenderda cekip sivi olarak icmek gibi geliyor bana : ) tabi sinavlarda kullanisli. cunku dogru cevap verdikten sonra anlayip anlamadigin fark etmez.

Ben de lisedeyken gitmistim bu kurs. Belirli bir yontemi var, yukarida dendigi gibi goz kaslarini calistirmaya yonelik egzersiz falan yapiyorsun. Benim okuma hizim iki katina cikmisti, anlamam da yukselmisti kurstaki teste gore. Hatta universite sinavinda yontemi kullanarak hizla paragraf sorularini bitirmis, full dogru yapmistim.

Yalniz hocamiz da derdi bunu kullanarak roman falan okunmaz diye, hic keyifli degil. Artik kullanmiyorum zaten.

Bu arada fotograflama olayiyla bu cok baska. Hizli okuma yontemiyle saniyede bir sayfa okunmaz. Isin bilimsel yonune hic acip bakmadim, bakmak lazim. Belki de yarari sadece psikolojiktir, bilemiyorum. Yalniz bir ara cok issiz kalinca bu firmalardan birine basvurmustum, bildigin sarlatandilar. Dikkatli olmak gerek.

Önce okuma yanlışlarını ortadan kaldırmak gerekiyor. Geri dönmek gibi, içten sesli okumak gibi, dudak kıpırdatmak gibi. Sonra zaten hızlanıyor bir miktar. Göz egzersizleri, bir bakışta daha geniş alanı görme gibi alıştırmalar yapılıyor falan.
Keyif okuması yapılmıyor. Ben burdaki arkadaşlar gibi değilim öyle astronomik rakamlara çıkamadım. 800 kelime okuyorum dakikada. Dediğim gibi bu şekilde gazete okursun. Tarama gibi düşün ilgimi çeken merak ettiğim şeyi normal okuyorum. Veya bir metnin tamamına değil içinden bir bölüme ihtiyacın var yine işe yarıyor. Kalanı hakkında genel bilgi sahibi oluyorsun. Çok önemli olmayan ıvır zıvır şeyleri çok fazla okuyup onaylaman gerekiyordur atıyorum yine işe yarayabilir. Ama her akşam bir roman atıyım kenara kafası olmuyor maalesef. Bir de sınavlarda sözel kısımda işe yarıyor doğru ama hızlı okumaya alıştığımız için biraz dikkatsizlik de oluyor. Bende soru kökünü yanlış okumaktan yanlış cevap verdiğim sorular çok olurdu mesela. Kursa gitmeye gerek yok bence. O kadar çok eğitim materyali var ki internette. Ben kendi kendime öğrendim mesela. Bilmiyorum ne kadar cevap olur soruna ama merak ettiğin başka bir şey olursa sorarsın anlatırım işte.

cehalet bir bilmeceyse cevabı kesinlikle çok yakınlarda. iman ettim, bu duyguyu en son ortaokulda dershaneye giderken yaşamıştım hayal gibi gelirdi ama gerçekmiş lan.

üğpoıuy'i es geçiyorum onun dışında sırasıyla;
Bi' arkadaşınız dakikada 4bin kelime okuyup(!) %40 başarı elde ediyormuş ((4000)) ve devam etmiş 11bin kelime de anlayarak okunabilir, olur demiş (11000)

meselenin teknik yaklaşım boyutunu birazdan kabaca anlatacağım ama öncelikle okumayı boşverinde sayılar size birşey ifade etsin diye küçük bir şey göstermek istiyorum; hemen alelade bir reader programı indirin internetten, ne olduğunun hiçbi' önemi yok. program edinemeyenler www.squirt.io 'yu kullanabilir, girin ve orada ki değeri dakikada 11bin yapın ve izleyin. hepsi bu.

size gözünüzle bir metni tarayın demiyorum bakın, yani arkadaşlarının anlattığı göz kaslarının hareket konusuna sonra geleceğim için göz kasını minimum düzeyde işe dahil ederek; noktasal, sabit bir bakış açısıyla önünüze gelecek olan anlamlı harf kombinasyonlarını izleyin diyorum. dakikada 11bin/4bin hiç farketmez. izleyin sadece. -ki ne konuştuğunuzu bi' hepimiz teknik olarak bilelim

hani malumunuzdur, sonuçta dakikada 3bin 4bin kelime okuyan insanlarsınız biliyorsunuzdur bu hikayeyi ama(ay hiç güleceğim yoktu)
vakti zamanında bi' adam halep'te 70 arşın atlıyorum demiş sizin hesabınız ona benzemesin diye yapıyoruz bu işlemi.
sonra adama halep oradaysa arşın burada derler üzülürsünüz.

şimdi, iddia ispata tabiidir de derler ya o yüzden bi' algımız açıldı mı ? dakikada 3-4 ya da 11 bin kelimeyi bırak gözle taramayı noktasal akışta bile izlemek için biraz(!) çaba sarfetmemiz yoğunlaşmamız gerekiyor. bir de bunu basılı eserden gözümüzü hareket ettirme marifetiyle okumayı deneyeceğiz bu da aklınızda değil mi ? tamam o zaman.

devam edelim, bu hikayenin(dakikada 100miyon baloncuk kelime) müritlerinin en büyük numaralarından birisi de;
bir metinde kelimeleri yatay olarak ikiye bölerler ve al bak oku derler. (yapılışını anlatayım: bir yazıyı önünüze alın ve bi' tane a4 kağıdı ile bir satırın ortasına yatay koyun. mesela t harfinin yataya paralel çizgisinden itibaren bir kağıt koyun ve yazıyı okumaya çalışın, okuyabildiğinizi farkedeceksiniz)

aa ilk vurucu hamle geldi, harflerin tamamını görmeden yazıları okuyabiliyor/anlayabiliyorsunuz. Yetinmezler ve bir metindeki sesli harfleri çıkartılmış bir yazı getirirler önünüze, bunu oku derler. ahanda yine okursunuz. bitti mi? bitmedi, ingiltere kralı, nadya komanaçi, fenerbahçeli cemil, bu sefer de harfleri karıştırılmış ve sesli harflerin bir kısmının çıkartıldığı bir metin koyarlar önünüze, üstüne de bir a4 kağıdı bunu da oku lan derler, abi etmeyin eylemeyin demeye kalmaz okursunuz. ben neymişim diye ortalarda dolanırken size bu işlemi ve beyninizin bunu nasıl yaptığını yarı teknik yarı pohpolar vaziyette anlatmaya başlarlar.

serengetiye güneş doğuyordu... diye

ve size; okuduğunu anlamanın okuma hızıyla ilgili olduğunu çünkü beyin denilen yaramaz çocuğun ilgisinin dağılmasını bu sayede engellendiğini (bkz: focus) ve hızlı okursanız yani yoğunlaşırsanız hızlı anlarsınız(@evrim halkası) mesela diyip verimden bahsederler.

devamında sisteme dahil olan insanlardan örnekler vererek, uzman görüşü izletip, istiklal marşı ve kapanış ile de mağrur bir vaziyette ramiz dayı misali şöyle bir arkalarına yaslanırlar.
ramiz dayı için değil de bu sistem için bkz: youtu.be , youtu.be

hiç kimsenin aklına gelmez, lan madem böyle bir nimet var, okuduğunu çatır çutur hafızaya atabiliyor ve oradan çağırabiliyor, bu adam neden bu işi asgari ücret karşılığı yapıyor ? (evet, bu sistemin dahil eğitmenleri size dersleri çoğunlukla neredeyse asgari ücretle verirler, 2 tane batıran arkadaşım oldu oradan biliyorum. en ucuz gider öğretmen)

adam okuduğunu hafızaya atabiliyor, hafızadan da çatır çutur çağırıyor ve bunu dakikada 5-10 bin (çarkı sizin için açtım bu kadar, hadi yine iyisiniz) kelime okuyarak(yuh) yapıyor. e babacım neden bunu bilet(!) karşılığında yapıyorsun diye de kimse sormuyor. Herkes bu işin sonunda bi' michael ross olma hayaliyle tutuşuyor çünkü o sıralarda.

lan zaten başarının anahtarı bu; ezber ve logic(-ki buna çoğu yerde gerek yok). bilginin de en kolay ulaşım şekli yazılı kaynak ahanda bitti gitti, gelsin bill gates'in asistanları gitsin raymond babbitler.

tabii tüm bu anlatıları, iyi bir kursta ve karşınızda da iyi bir rehber varsa yaşarsınız yok eğer alalede bir yere gidip bu hızlı okumaya talip olursanız adamın/kadının birisi karşınıza oturup adana yolundaki şipşakçılar gibi
''ee etkin matematik dersleride veriyoruz, eğitmenlerimiz sertifikalı işte yabancı dilde var, hee işte okuma hızınızı 2 ayda 2 katına çıkarttırıyoruz %100 çalışıyor ve paket halinde alırsanız da size 600 liraya şeyapalım '' hatta bi' arkadaşınızı da getirirseniz 500 olur köftehorlar sizi diye acısız ağrısız 7 günde kekemeliğe son diyiverirler.

ya konuyla ilgisiz ama şimdi böyle diyince aklıma geldi, baya bi' geçenlerde kuzenim gelmiş ''abi bi' makina yapmışlar vücutta ki yağı donduruyorlar sonra da üre halinde atıyormuşsun'' dedi, ben de o aralar spor yapan adamım işte bu yağ/kas oranı filan bakınıyoruz ilgimi çekti bunun dediği bi' de o sırada bi' yandan da telefonda genel kordinatörle şantiye hakkında konuşuyorum daha doğrusu ben konuşmuyorum adam beni fırçalıyor telefonda işlerle ilgili, istemsiz kuzenime dönüp ''üre ne lan'' demişim. telefondan bi' kükreme sesi ile irkildim '' xxx bıktım senin bu dediğim dedik çaldığım düdük hallerinden, gitmek istemiyorsan gitmek istemiyorum de sen benim sinirlerimi sürekli zıplatıyorsun'' diyerek kovulmanın eşiğinden döndüm, keza zaten o sıralarda sürekli bi' genel kordinatör olsun, yönetim kurulundan bazı hırtlar olsun beni bi' kovma girişimi içindeydiler. sonra kuzenim ''üre işte abi işiyerek atıyormuşsun ne olduğunu ben de bilmiyorum'' diyince ağzına 1 tane çarpasım geldi. neyseki şiddete karşıyım. yapmadım öyle şeyler ama, düşünün. biz o kadar beslenme programı hazırlıyoruz kardiyo yapıyoruz, yağ/kas indeksini ayarlayabilmek için, dışarıdan protein tozu bbca dayıyoruz boyna sonra bi' adam çıkıyor diyorki 'la oğlum onlara gerenk yok hiç. gel 2 seansta yağlardan kurtul'' hah işte sizin bu 11bin kelime aynen böyle birşey. Yani, özünde makine belki özelde' derman olabilir, bölgesel bir aksiyon ya da bazı durumlarda/geçici bir işlevselliği bulunabilir ama göbek yağı yakmak böyle birşey olsaydı eminim bu kadar ucuz olmazdı. Aranızda göbeğini samimiyetle seven bir insan var mı bilmiyorum ama, doğru söyleyenler arasında ben hiç denk gelmedim.

Yani, belirli faydaları hayalgücünüzle birleştirip hareket edince sonunda sonsuz enerjiyi bulduk diye hürriyet gazatesine manşet olursunuz. neyse toplumsal mesajımızdan sonra konumuza dönelim.

Peki nedir bu hızlı okuma ? (cevaplarla devam ediyoruz)
@Giovanni Pipitto en doğru yaklaşım biçimini görmüş. evet hızlı okuma 3 aşağı 5 yukarı onun anlattığı şey.

bu işin tekniğiyle ilgilenenler ise olaya şu şekilde yaklaşırlar. ''göz ve beyin kas, bunlar aslında geliştirilebilir o zaman bizim okuma hızımız da geliştirilebilir'' ve devam ederler ''peki ya bizi yavaşlatan şey ne ?'' ''içten seslendirme'' ''o zaman içten seslendirmeyi kesersek bu olay çözülür'' diyorlar. mesela; @idexo; idexo gibi beynin ön lobunu devreden çıkartıyorsun bitti gitti yaa.kas muamelesi yapıyorsun tüm mesele bu, düğmesi var ya zaten onun, bastın mı tamam ön lob is down. ön lob lazım mı oldu, tekrar bas abi ön lob geri gelsin.

sanatla mı ilgileniyorsun, bas düğmesine orta lob kapansın, matematik mi konun, bas düğmeye sadece arka lob çalışsın. hem enerjiden de kazanç, şeker lan bu boru mu, kalp de o kadar yorulmaz beyin de çıt çıt çıt çarpışmaz, gerekli olduğu kadar açarsın ayarını yetmeyince köklersin. dırın dırın. sonra aşık olunca aradan 4 yıl geçiyor ''aklımdan çıkmıyor, canım acıyor unutamıyorum nasıl unutacağım geçecek mi bu acı'' diye ağlıyorsunuz. kas muamelesi yapın abi. kapatacaksın sağ orta lobu(detaya gel) sadece orada ki nöronlar durdu mu tamam, bitti gitti artık eski manitanın o tatlı hallerini anımsama olayın da bitti. dertlere son. çok mu canın sıkıldı, basıyorsun düğmeye bir miktar serotonin yanına da azıcı adrenalin dayıyorsun gelsin macera gelsin heyecan. kas muamelesi yapıyorsun.

İçten seslendirme vazgeçilebilir mi ? Okuma eyleminin bu tür itliği puştluğuyla ilgilenenlerin temel kabulü bu içten seslendirmenin okumaya olumsuz etkisi. ama bu davranıştan vazgeçmek mümkün mü değil mi konusunda onlarda anlaşamıyorlar, (tabi bu biraz da onların beyin kas değil ya ondan, yoksa kapatacaksın abi sağ lobu içten seslendirme bitti gitti ya) ve diyorlar ki(bi' kısmı) biz okumaya yanlış başladık. okullarda verilen okuma eğitimi hatalı biz gözle değil de sesle okuyoruz. bu yüzden bu içten tekrar tamamen bitirilemez ama olabildiğince esnetilebilir. (bu yüzden bu hızlı okumaya yeni başlayanların nefesi kesilir, boğulacakmış gibi hissedeler)

diğer grup ise bu içten seslendirmenin tamamen kapatılabileceğini savunur. ancak bu iç sesi kapatma uygulamaları genelde aynıdır.(bu arada mesela türkçe hızlı okuma tekniği farklı, ingilizce hızlı okuma tekniği farklıdır. zaten temel yanlışlardan birisi de bu tür gelişim aktiviteleri (bilimi) sözel zeka gerektiğinden bizim türk insanı üzerinde pek düşünmez ve eseri yabancı dilinden 3 cümle o kitaptan 3 cümle bu kitapdan alarak kendi yazmış gibi yayınlar. bu konuda bile birkaç kitap var)

ağza kalem koyarak okumaya çalışmak
sakız çiğneyerek okuma yapmak
ritimli bir şarkı söylerken okuma yapmak

bunlar içten tekrarı kapatmak için yapılan temel uygulamalar. Sonuncusu yani ritimli şarkı söylerken bir yerden sonra farkedeceksiniz ki, okuduğunuzu anladığınız bölümlerde şarkı söyleme ritminizi kaybediyorsunuz eğer bunu farkediyorsanız hah işte doğru yoldasınız tez zamanda bi' doktora gidin de size beyin denen organı anlatsın. neyse

bu iç seslendirmeyi azaltma ya da bitirme artık hangi görüşü doğru buluyorsanız eylemleri yanında, beyin bu kelimeleri harflerle değilde alışkanlıklarla okuduğunu bi' bakıma farkettikleri için kelimeleri paketleme olayına geçerler. işte göz kası dediğiniz nane de tam bu noktada lazım olur.

kelimeleri paketlerken kelimenin 1 noktasından tüm kelimeyi görebilme fikri ile olaya girişini yapar bu göz kası. yani geniş algı olayını yakalamaya çalışırlar, ardından kelimeleri 2'şerli 4'erli 7'şerli(yuh) paketleyecekleri için de bu paketler arasında sıçrama eylemi için göz kasına yine ihtiyaç duyacaklar. mesela yerseniz teoman(şarkıcı olan) 4'erli kelime paketleri(grubuyla) okuyor.

bu göz kası geliştirme eylemlerininde basitinde gözü hareket ettirmek olan ve tonla uygulama kartı, programı ve alternatif yöntemi bulunan ama temelinde youtu.be (beyazıt öztürk) şu hareketler silsilesinin olduğu bir aksiyondur. bitti mi bitmedi ?

kelime paketleme sisteminin de alıştırma uygulamaları var; delikli kağıt, kelime altlarına nokta koyma ve noktalar üzerinde sıçramak, çapraz ya da S okuma gibi. örnek süleyman demirel


kelime paketlemenin alternatifi olarak da el gözden daha hızlıdır diyerek kelime atlamayı engellemek için elle takip ettikleri bi' sistemleri daha var, bunu kelime paketlemenin öncesinde uygulayan ve sonra bırakanda var, ''yok abi bu ile o bambaşka şeyler'' diyende...

Bitti mi ? nefes çalışmaları, göz antremanları ve hızlı okuma teknikleriyle ve o tekniklere göre yazılan yazılı eserleri okumak şartıyla okuma hızın hissedeceğin şekilde artacaktır (450 belki olur 500 olmaz). bitti ama saniye de 1 sayfa okuyan arkadaş varsa; uzun boylu yakışıklı zeki kültürlü karizmatik erkek varsa gelsin bizi de ???? misali...

böyle birşey yok.
şöyle birşey var; @Giovanni Pipitto'nun dediği şey, gözle tarama yapmak. yani aradığın küçük bir bilgiye ulaşmak için alfabetik olmayan bir rehberde telefon bulurken yaptığın gibi hızlıca göz gezdirirsin ve aradığın şeyi bulunca duraksar, yavaşlar ve o kısmı okursun. ama o kısmı normal okursun.


onun dışında günümüzde sağlıklı bir birey olarak nitelendirilen bir kişiyseniz sayfanın fotoğrafını çekip(hahahahahaudıhaıudgaj) hafızaya atıp sonra onu hafızanızdan çağırabiliyorsanız( he ya fotografik hafıza tabi) acı haberi benden duyun, sağlıklı bir birey değilsiniz. hastasınız. Bunun tıbbi literatürde adı var, bi' doktora başvurun.

Peki bu sistem bu kadar mükemmel olmasa da nasıl çalışıyor; şöyle: devamlılığı olan bir eser olmak şartıyla(bu önemli, mesela roman, hikaye tekrar eden mekanlar ve tekrar eden isimler ve kurgusal ilerleyen olaylar) göz gezdirip bu hızlı okuma yöntemlerini de kullanarak(!) o konuda fikir ve bilgi sahibi olabiliyorlar, ancak bunu şöyle düşün, bir roman al eline ve betimleme kısımlarını atlayarak oku, romanın ana hikayesini anlayacak ve ortamlarda okudum ya ben onu sorun lan soruları diyebilecek bir seviyede olacaksın. hah işte bu adamlarda hızlı okuma değil de hızlı sayfa çevirme becerileriyle atlaya atlaya okuyorlar, bi' nevi göz gezdiriyorlar, bi' nevi kitabı tarıyorlar. ve olay da rusya da musya da geçmiyor.

gelelim zurnanın zırt dediği yere, 5 parmak son vuruşuna;

11bin 11111bin kelime okuyorum 1 sn de 3 roman bitirdim o sırada gidip 1 de çay koydum diyorsa birisi 2 ihtimal vardır, ya garibim size aşık, sizi etkilemeye çalışıyor ya da yetenekli bir ticaretci. şöyle düşünün, 1 kurşunla 2 adam deviren canımız ciğerimiz polat alemdar abimiz bile, ancak ve ancak 1 gece de bir kitap bitirebiliyor. ben olaylara sürekli böyle yaklaşırım, polat alemdar yapamıyorsa ben de yapamam diye.

wallahi if polat alemdar can do it, let him do it. if polat can't do it, ya-habibi how can i do it?”


eğer aşıksa da kırmayın onu, sevin. sizin için size yalan söyleyin başkalarına sizin için neler yapmaz. bence sevgide ki en önemli kıstas bu, birlikte mutlu olmak değil. onun için nelerden fedakarlık edebileceğin.
geçmiş olsun. eğlence bitti. okumayı bilmem de yazmak özellikle de böyle bir milli eğitim sisteminin olduğu yerde hakikaten keyifliymiş. youtu.be

edit: bir de 11 bin kelime neymiş lan, olmuşken iyisi olsun 38bin kelime oku bence; youtu.be

ben Melik Duyar'ın kitaplarını almıştım sonuna kadar gidemedim ama en azından hızı arttıran ya da nası diyim okuma bakış açışını değiştiren tavsiyeler vardı. Arkadaşlara katılıyorum okumak değil de okuduğunu anlamak daha önemli geliyor bana. Tony Buzan bu konuda araştırabileceğin bir kişi

www.a-pdf.com

Bu isi yapan APdf adinda bir programin cut/break ozelligi.

uygun bir programla pdf deki o sayfalari imaj olarak disari aldiktan sonra bir resim düzenleyici ile sayfaları tek tek böleceksin/keseceksin ve kaydedeceksin. sonra o kaydettiklerini yeniden tam sirasina göre bir araya getirip pdf dosyasi yapacaksın.
pdfteki o sayfalari disari imaj olarak alamiyorsan pdf teki her bir sayfayi yeterli görünüme getirdikten sonra prnt scrn yapip sonrasinda resim düzenleyici ile dosyayi ayri ayri iki imaj dosyasi haline getirip kaydedeceksin.
benim dedigim isin en bilinir ama uzun hali . ama bazi pdf düzenliyici yazilimlarda pdf görüntülendikten sonra bu isi daha uygun bir sekilde yapma özelligi de olabilir.

Abi ne gerek var tek tek almaya falan yazık adama.
Briss kullanıyoruz bu iş için. Kindle da okumak istediğim kitaplar için çok yaptım zamanında. Bir dene bakalım.

Duolingo

bi ara rosetta stone cok populer olduydu. iyi programdi o da. duolingo var bi de, kelime ve telaffuz acisindan yararli oluyor epey. ama sana grameriyle bir seyi ogretemez o da.

Gramer için ayrıca çalışıyorum, en önemli beklentim, günlük konusma diline yakın kelimeleri öğrenmek.

bu programlardan ziyade tavsiyem: dili hayatiniza eklemeniz. yani diyelim ki futbol ilginizi cekiyor. o zaman ingilizce spor haberleri okumaya calisin. diyelim ki teknoloji ilginizi cekiyor. aradiginiz bir urunun ingilizce incelemesini izleyin, okuyun... pratik acisindan programlardan daha yararli olacaktir.

derdiniz gramer sinavlari vs ise ancak o zaman oturup ders gibi calismalisiniz.

Rosetta Stone iyidir. Malum ortamlardan ulaşabilirsiniz.

@idexo, bir dönem internetten haberleri takip ediyordum. anlayabildiğim kadarıyla zorluyordum. biraz pratikten sonra yine devam edeceğim bunu yapmaya

cervantes online kütüphane ve okuma kulübü

@tum haklari saklidir sadece takip etmeyle de kalma, yorum da yap, etkilesime girmekten cekinme. Basarilar, kolay gelsin.

Uygulamaları olduğu için sayılır bence bunlar da :)
Ben çok bilmiyorum bu işleri kendi yaptığım şeyleri söyliycem o yüzden yine bir süzgeçten geçir mantıklı geliyorsa yap. Tavsiyeden çok bak bir de bu var şeklinde yani yazdıklarım.

Quora okuyorum ben. Çok faydasını görüyorum henüz yazmaya cesaret edemedim ama quora ve reddit çok faydalı bence bu konuda. Sonra newsinlevels mıydı öyle bir şey var haberleri seviye seviye paylaşıyorlar falan. Medium da güzel ona da bakabilirsin. Ben genelde okuma şeklinde yapıyorum işime o yaradığı için. Youtube inanılmaz bir yer. Sadece öğrenme olarak düşünme yani sana ingilizce öğreten kanallar değil de ilgini çeken ingilizce kanalları takip edebilirsin. Bir süre sonra iş başındayken alttan açıp podcast gibi dinlemeye başlıyorsun. Baya faydalı oluyor. Ben bunları ekstra bir zaman ayırmadan işte servisteyken ne bileyim iş yerinde boş kaldığımda falan yapıyorum. Hayatımın hiçbir döneminde oturup ingilizce çalışmadım ben okuduğum herhangi bir metni 80 85 oranında anlarım çok hardcore değilse. Bu şekilde yaptığında o "çalışma" psikolojisi olmadığı için hem daha verimli hem daha eğlenceli olduğunu düşünüyorum. Öyle işte. Haydi dikkat et kendine.

readlang.com

Linguaphone, pdq değil tüm set olanı.

Cdrom varsa onu da çıkartabilirler. Çok yoğun çalışıyorsun ama 2 dakikalık bir iş öyle uzun bir şey değil. İstanbuldaysan al gel takalım. Kurulumu yapıcaksın taktıktan sonra hdd yi depolama için kullanacaksın falan. Bir saatte her şeyiyle ayağa kaldırırsın makineyi hiç anlamayan biri bile olsan.

o bilgisyarcıya gidene kadar youtube videosu ile takabilirsin. dönme yolunu saymıyorum, çoktan ssd yi kullanmaya başlamış olursun.

kendin tak demeyin demiş illa kendin tak diyorsunuz :)

pek anlamam ama en fazla 50 tl ni alırlar gibime geliyor.
önce varsa cd rom sürücünü söktürtürsün.
sonuçta eski hdd'yi de kullanırsın.

bu islem aslinca cocuk oyuncagi. sana 2 şey lazim.

birincisi ssd diskini usb ile simdiki bilgisayarina baglayabilecegin bir harddisk kutusu ya da usb-sata adaptoru,

ikincisi de ücretsiz "ease us to-do backup free home edition" programı.


içindeki normal diski ile calisan bilgisayarina ease us programini kur. daha sonra yeni aldigin ssd' yi usb den bagla. Ease us programını çalıştırdıktan sonra "clone" u seç. kaynak/hedef olarak önce içindeki diski, sonra dışındaki diski seçtikten sonra bilgisayarini kendi haline birak. içindeki diski, dışındaki ssd' ye kopyalayacaktır.

daha sonra alt kapağın vidalarini sök. içindeki eski diski çıkart. dışardaki yeni ssd' yi tak. bilgisayarin kaldigi yerden hayatına devam etsin.

Zircon kullanıyorum. Kendime de kardeşime de almıştım. Çok memnunum. Fiyatına göre inanılmaz bir kulaklık. İstanbuldaysan gel bir dene istersen.
Zamanında çok tereddütte kalmıştım bu hammerhead için. Çok beğendiğim bir kulaklık tip olarak. Bu fiyata farksız diyo adam onu da düşünebilirsin.

Bir site vereyim belki işine yarar. Audiobudget. Bu adamlar uygun fiyatlı kulaklıkları alıp inceleyip paylaşan adamlar. Şampiyon rock zircon du son baktığımda. Değişmemiştir herhalde. Bir bak bakalım.

Mümkündür.
Sayfa numaralarının görünebilmesi için kitabı calibre üzerinden kabloyla atman gerekiyor diye biliyorum. Ondan sonra o loc yazan yere bir iki kere bastığında değişecek o sayı sayfa numarasına gelecek.

bazı kitaplarda sayfa no.da yazıyor. ama hepsine geçmedi.

location da ediğiniz gibi 6'şar 10'ar atlıyor.

Kindle yapısı gereği sen fontu büyütüp küçülttüğünde sayfa numaralandırması da değişiyor buna göre. Yani ortada gerçek anlamda bir sayfa olmadığı için yüzdelik dilim ya da diğerleriyle anlatmak zorunda kalıyor. Büyük fontla bir paragraf sığsa 500 sayfa(?) sürecek, en küçük fontta 200 sayfa. Tabii bu anlattığım dijital için özel olarak üretilmiş kitaplarda. Yani görmek istediğin ne? Kindle'da kaç sayfa çevirdiğin mi? Basılı halinde kaçıncı sayfaya denk geldiği mi? Kindle'ın işte bu sebeple kendi numaralandırma seçenekleri var. Yüzdeye alış bence o daha basit geliyor bana.

Calibre'den atılanların bir kısmı gerçek kitabın taranıp ocr ile mobil formata getirilmiş hali. Ancak bunlarda da desiğim gibi yine Kindle'da fontu pinch ile büyütürsen Kindle'da 3 sayfa da değiştirsen hala atıyorum 16. Sayfayı okuyor oluyorsun. Bu sebeple kafan karışıyor. O yüzden yüzde iyidir, yüzde candır. :)

yani ingilizce ve programlama bilgim var ama daha önce hiç web tabanlı bir iş yapmışlığım yok. syntax'i kolay gibi, öğrenebilitesi yüksek ama sadece RoR yeterli olacak mı? yoksa html 5 teki gibi css, jscript ve html de işin içine girecek mi ?
haaa bu arada unutmadan mysql bilgim de çok fazla yok sadece giriş seviyesinde giriş yap, veri çek falan tarzında.

Ya çok istiyorum baba. Ama işte bu memlekette ekmek yiyebilir miyiz Ruby ile o var kafamda. Quora da falan da görüyorum çok özeniyorum ama birkaç yazıda okumuştum burda yemez demişlerdi. Para mühim freelance çalışmak önceliğim. Bununla ilgili bir duyuru açmayı düşünüyordum ben de güzel oldu buna denk geldiğim.
Code school un Rails with zombies miydi ona da bakın çok güzel olmuş.
Sizi seviyorum.

@entropee Ruby on Rails'i ogrenmek icin HTML/Css Javascript bilmek gerekiyor.

@gio Piyasada en yuksek maasi alanlar ruby'ciler oluyor cunku az bulunuyor. Bunun yaninda tum dunyada is bulabilirsin, kendi programlama ekibini kurup bi ajansa dahil olabilirsin. Yani ekmek her turlu yenir ogrendikten sonra.

@duyulmasi online egitimler var, kaynaklar sonsuz, birebir de yardimci olucam.

Bu arada RoR ile native destekli mobil uygulamalar bile yapabiliyoruz.

Backend'ini kodluyorsun. Responselari tum platformlar icin ayri yapabiliyorsun. Bu sayede sifirdan mobil app yazmana gerek kalmiyor. Kucuk takimlarin buyuk isler basarmasi icin var RoR

@ Wilhelm native destekli mobil uygulamalar konusunda sacmaliyorsun. o dedigin sadece hibrit uygulama, html5 kodluyorsun yine.

Pilates. Evde falan da yapabilirsin. Kitlaumak yerine yapabilecegin guzel ve kolay hareketleri var.

kütletmelerin şimdilik herhangi bir bilimsel bir zararı olduğuna dair bir sonuç çıkmadı. Yani bırakacağım diye o kadar endişelenmeyin, belirli saatlerde bir takım boyun, sırt egzersizleri yapın.

Bir profesör 30 yıl boyunca mı neyse artık ellerinden sadece birini kütletmiş. Sonra bakmışlar bir sıkıntı yok fark yok diğeriyle. Kasma yani. Yine de bırakıyım dersen de sigarayı bırakmak daha kolay denemiştim zamanında.

kurek

ip atlanır. çeviklik ve kondüsyon kazandırır. rocky gibi çapraz atlayabilene kadar çalışın ama.

belki de 'kendo' size göredir..

boks

öncelikle esprimizi yapalim, bu bulunsun: bunu çevik bir'e sorsana delikanlı

www.wikihow.com

genel bir manyigi var ceviklik antrenmanlarinin. boks, muay thai, kick boks vs de cevik eder adami.

boks, tekvando, judo, aikido, karate, eskrim vb. "alırım aklını" temalı sporlar.

Seçenek: Önce kardiyo sonra futbol.

seçenek: kick-box

seçenek: tenis

çeviklik için öncelikle kondisyon şart, dolayısıyla ne yaparsan yap kardiyo yaparak ciğerleri, bünyeyi açman lazım.

Sonra ne spor seviyorsan onu yap bence.
Öteki türlü eninde sonunda sıkılacaksın.

Kendimden biliyorum.

Sigara ve alkolü bırakmayı da unutmayın

@partizan, kürek zor görünüyor masraflı gibi sanki. tavsiyen varsa özelden yazabilir misin?

@kaichi, ip atlamayı hiç beceremiyorum ama olabilir belki:D

@güneyli çocuk, kendo güzele benziyor ama burada eğitimi nasıl alınır ki?

@no christ requires
@boshi
@mhm,bir ara p90x egzersizlerini çalışırken kenpo diye bir şey yapıyordum. gerçekten de çevikleştirdiğini hissediyordum sanki. bilginiz varsa özelden bana yazabilir misiniz bu tip savunma/dövüş sanatlarıyla ilgili?

@hasmetizm 2046, sigara kullanmıyorum, bira da haftada bir falan.

Abi niye özelden yazıyorlar buradan yazsınlar biz de öğrenelim.

@overthrower Hocam, kimi dojo'lar mevcut.

istanbulkendo.com
Bu merkezdedir. İyilerdir de. (turnuvada iyilerdi)

Bir dojo'ya girip, dersi izleyebilirsiniz de, bu yapılır, hem hoca ile tanışmış olursunuz, dojo ortamını görürsünüz hem kendo'nun size göre bir spor olup olmadığına daha iyi karar verirsiniz.

@Giovanni Pipitto, kaos olmasın diye demiştim. Şu an henüz bilgi veren olmadı özelden. Buraya yazsın o zaman herkes:)

@guneyli cocuk, ben izmir'de yaşıyorum. var mı diye bir bakınayım o halde buralarda da.

Ben karateciyim, hiçbir karateci görmedim ki çevik olmasın.

Eline al böyle bir kaldırıp bak sapına. Düz mü bir oynama var mı diye.
Bütün tellerin bütün perdelerini gez. Cızlama falan oluyor mu bak.
Genel olarak vurur kırık çıkık var mı ona bak.
Manyetik falan zaten kontrol edersin.

Bu kadar biliyorum ben. Sözlükte de başlık vardı ama aklıma gelmedi şu an. Hatırlarsam editlerim.

sap ayarına bakman lazım. tel yüksekliğini kontrol etmen lazım. perdeleri şöyle bir kontrol edebilirsin, 12. perdede de aynı notayı veriyor mu, bazı perdelerde cızırdama yapıyor mu gibi. sonrasına bir amfiye bağlayıp potanslarının performansına bakabilirsin, cızırdama var mı diye. manyetiklere baksan da çok anlayamazsın ama yine de biraz çal, köprüden sapa geç falan, çok ekstrem değişiklik oluyor mu seste.

vuruğu çıkığı en son bakman gerekn şeyler bence, çok çatlak, kırık biri aşırı durumlar yoksa.

Gitar çalmayı bilen ve kendi bakımını yapacak kadar hakim birine baktır. Anlamadığın konuda anlıyor gibi bakman komik duruma düşürür.
Daha önce hiçbir gitarı incelemediysen ufak tefek sap atmasını anlaman zor. Sorun varsa düzeltilebilir önemsiz bir şey mi değil mi anlayamazsın.

12. perdeye bak. ilk el ikinci el farketmez, boş tele vurduğunda veren notayı vermiyorsa sapında bir sorun vardır. tellerin yüksekliği de önemli. ayrıca bir amfiye bağlayıp jack girişini oynatın bir temassızlık veya boşluk olup olmadığını kontrol edin. tüm tellerin kulaklarını çevirin bir zorlanma var mı test edin. sapın gövdeye bağlandığı noktayı gitarı ters çevirip çatlak varmı bakın. şimdilik aklıma gelenler bunlar.

12. Perde sabit eşikli gitarlar için çok önemli ama elektrik gitarda genel olarak eşik her tel için ayrı ayrı ayarlanabilir olduğundan ufak farklılıklar kolaylıkla giderilebilmekte.

yukarıdakilere ek olarak; köprü çok önemli. farklı tiptekilerde farklı sorunlar olabiliyor, ona göre araştır gitmeden önce.

ama dejin +1, biz burada ne kadar şey söylesek de ortalama üstü bilen, tecrübeli biriyle gitmen daha iyi olur.

Ben bi ara sık duyuru açıyordum öyle. Eziksem demek. Ama küfür eden bi iki ergen dışında bir sürü güzel insanla sohbet ettim, yardımcı oldum. Burdan belli olmuyor ama sohbeti çok güzel insanlar var buralarda.

Dün gece 4te kafası güzel olanlar özele gelsin diye açtım 18-40 yaş arası 5-6 kişi geldi gayet de guzel muhabbet oldu sabaha kadar.

Anlamadığım şey ise kendin öyle dusunmuyorsun diye başkalarına hakaret etme hakkını kendinde nasıl görebiliyorsun?

Gidiyoruz.
imece usulu kendi capimizda6 bir seyler konusuyoruz.
Anlamadığım şey ise kendin öyle dusunmuyorsun diye başkalarına hakaret etme hakkını kendinde nasıl görebiliyorsun?

Bir kere çok sıkkındı canım. Denk geldim girdim öyle. Ben anlattım o dinledi yardımcı oldu elinden geldiğince. Baya rahatladım.
Amiral'e selam olsun.

Ben gitmiyorum ama sohbet etmenin neresi eziklik anlamadim???
Biri güzelce soruyor sohbet edelim mi diye, rızası olan da eşlik ediyor.
Madem bu fikir size bu kadar aykırı katilmazsiniz olur biter.

Aksine sohbete gidip de insanlara "ezik,asosyal ve mal" diye ithamda bulunmaniz asil sizde bir sorun oldugunu düşündürüyor.Durduk yerde birilerine hakarete varacak soylemlerde bulunmak ancak egosu problemli, özgüven noksanı kişilerde görülebilecek bir tavır.

Aksine sohbet bir kulturdur. Karşılıklı olarak sohbet etmeyi unuttuğumuz için karşı cinsle edilen iki çift laf yanlış anlasilmalara ya da pervasız tavırlara sebep olabiliyor.

Iletişimin en güzel yolu sohbet. Bunu da layıkıyla yapacak adamlar varsa dokunmayın lütfen. Kimsenin keyfine limon sıkmaya hakkınız yok.

Canımız isterse gidiyoruz. Çok da güzel muhabbet olmuşluğu, dertleşmişliğimiz var.
Ezik sen oluyorsun bu durumda kanımca.

eger kafanizda bir proje varsa, onu yapacaksaniz ideal bence ama bilgi kenarda dursun lazim olunca kullanirim diyorsaniz bence biraz yas. cunku unutulacak hatta teknoloji degisecek belki. bu arada bahsettiginiz seyler axaps filan hic bilmiyorum.

Wissen e gitmeyin. Türkiye'de hiçbir bilişim eğitim kurumuna gitmeyin. Bu insanlar kendi istediğim alanla ilgili soru sorduğumda kekeleyen ıı uu yapan insanlar ki bu adam o dersi verecek adamdı ve ben de öğrenmeye gitmişim yani.

3 tane arkadaşım var biri bilgede diğerleri bem de önce öğrenci olarak gidip şimdi eğitmen olan. Yapmayın yani yazık para kolay kazanılmıyor.

Mooclara bak istediğin eğitimler var mı diye yoksa udemyden yüksek ratingi yorumu olan kurslara bak.

Mitnin, harvardın stanfordın dersleri internette artık. Bu saatten sonra bir eğitim kurumuna para vermek gereksiz diye düşünüyorum.

Yavaş ve sistemsiz olmaması için de biraz sık dişini abi ne diyelim yani.

www.freecodecamp.com

kargo paketinden hıyar çıkarsa ödemeyi onaylamazsın olur biter
arada hl1111 o fiyat aralığında en iyi yazıcı.
toneri dolu geliyor daha ne olsun.

aynı yazıcıyı alalı daha 1 hafta bile olmadı, akarı kokarı yok gayet güzel. dolu gelen toneri ise cabası.
candascenter'i bilmiyorum ama candasbilgisayar hakkında çok fazla olumsuz yorum okumuştum yazıcıyı araştırırken. aynı firmalarsa eğer dikkatli olmanı tavsiye ederim.
not: n11'den 187 liraya almıştım. (inf_store mağazası)

Ben bunun doldurulabilen tonerli olanını almıştım. 3 4 sene oldu herhalde memnunum. Hızı falan da güzel.

bize paslayin olum ekstralarinizi :D

ben de kimini paslamak istiyorum sağa sola aslında ama kimseye güvenemiyorum. proje aksar, revizeleri çok bulup yarıda bırakır, verilen parayı beğenmemeye karar verir vs. gibi bi sürü koşul var kendi müşterilerimin işini hiç almamak, alıp da yanlış kişiye döndürerek kötü intiba bırakmaktan daha iyi geliyor.

Cevap değil özür ama söylemem lazım.
Sana çok fena özeniyorum. Bir duyuru falan açsan böyle yol göstersen tavsiye falan versen ne bileyim çok şahane olur. Sırf şu freelance işi için web developer olmaya karar verdim o derece.

Biraz daha kapıyım işi rahatsız edicem seni yine. Para falan da gerek yok işi öğrenelim yeter.

Almanyadan sektöre baktigimda yazilim isi giderek freelancer yönüne kayiyor ve gelecekte yazilimcilarin büyük cogunlugu freelancer olacak diye düsünüyorum. Bunun nedenine gelince;

Sirketler acisindan: kendi calistigim sirketde ve bircok sirket de is yogunluguna göre sözlesmeli calisan bulundurmaktansa calisanlarinin büyük cogunlugunu freelancer olarak tutmayi tercih ediyor. Cünkü isler yogun ise daha cok insan katarsin ekibe. sözlesme sosyal haklar ile ugrasmazsin, proje bitince de isin biter. Bu bir bakimdan sirketlerin araba almak yerine filo sirketlerinden araba kiralamasina benziyor. daha pahali olsa da daha esnek. Iyi yazilimcilarla calisildiginda ve iyi bir mimari kuruldugunda uzun vadede daha karli.

Yazilimcilar acisindan: piyasada rekabet bizim lehimize isliyor, yapilacak is cok ama yazilimci az. Hele tecrübeli ve isi bilen yazilimci cok cok az. Mesela almanyada devlet bu yazilimci olmayi tesvik etse de piyasanin ihtiyacina yetismiyor is gücü. su anda calisitigim sirket Java ve Javascript pozisyonu icin 1 senedir calisma izni olan calisan arasa da bulamiyor. Durum böyle iken yani is bulmak daha kolay iken tecrübeli bir yazilimci sirket ile sözlesme imzalayip niye kendini ipotek etsin ki. Freelance olarak istedigi sirkette belli bir dönem calisir, begenmedigi bir proje olursa reddeder, kendini yorgun hissettiginde ya da uzun bir plani var ise ara verir. Yeter ki gecmis referansi iyi olsun, isi bilsin.

Bu nedenle Frankfurt gibi büyük sirketlerin oldugu sehirlerde yeni HR sirketleri kuruldu. Bunlar ellerinde yüzlerce yazilmci profili bulunduruyor cesitli uzmanliklara göre. Mesela Lufthansanin öneml bir proje icin bir yazilimciya ihtiyaci varsa bunlar ellerindeki database den o an icin hazir yazilimcilara bakip anlasiyor sonra Lufthansa ofisine gönderiyorlar. Ofiste sirketin diger calisanlari ve diger freelance yazilimcilar gibi masan bilgisayarin oluyor, ama proje bitince herkes birbirine tesekkür ediyor, yazilimci aylik maasini aliyor (bir cok durumda sözlesmeli olandan daha cok), sirket ise yeni bir projede görevlendiremedigi yazilimciya bos dursa da para ödemek zorunda kalmiyor. Ama bunda güven olayi ofiste calismak, uzaktan calisilan bir iste adam uzaktan calisacaksa o ülkeden degil cin ya da hindistandan yazilimci ile anlasiyor. Bu durum icin ise kalite standartlari iyi tanimlanmis isler uygun oluyor genelde..

durumun benimle ilgisi yok ki. şuan piyasadkai neredeyse bütün yazılımcılar (para kzanmak isteenler tabi) benimle aynı durumda.

şimdi şirket ismi vermeyim, en büyük yazılım şirketlerinden (ERP yazılımı) birinden 2 kişi hayatlarını freelance devam ettirmek için istifa etti geçenlerde. ordaki özlük haklarını siz tahmin edin, 7-8k dan aşağı maaş alanları yoktu, imkanlar gırla. ama piyasada nasıl bir yazılım açlığı varsa, adamlar işleri kendileri yürütmek için istifa ettiler. ki inanılmaz dolu insanlar bu dediklerim.

çok tuhaf işler dönüyor ve tam anlamlandıramıyorum.

Başka bir sektördeyim ben gerçi ama
freelancer'a iş verilen sektörlerde olay 3e ayrılıyor

1- kalite 0 iş yapanlar ve yaptıranlar. bunlar hep var.
2-kaliteli iş arayanlar. bunu arayan var ama yapan az. vallahi çok az. kaliteli iş yapan birisi olarak kabul gördüysen boş kalman çok zor.
3- aslında kaliteli iş yapan ama işin ticaretini, ederini bilmeyenler. bunlar mühedislerde çok yok. ben çeviri sektöründeyim dil edebiyatçıların genelde bu işlere kafası basmıyor. ve bunları sömürenler.

zaman geliyor sektör sıkışıyor. iş çok oluyor. kaliteli iş yapan zaten çok çok az kişi oluyor. ve daha önemlis sen ajanssın 10 birim iş çevirebiliyorsun 5 kadrolu elemanla 5 de freelancer olanlarla, diyelim birden 15 birim iş geldi eline..ne yapacaksın çat diye yeni, güvenilir freelancer nereden bulacaksın? elindekilere yükleniyorsun mecbur ya da işi reddediyorsun. ki türkiyede kolay kolay iş reddetmiyor hiç firmalar :) bir de insanlar önünü göremiyor sanırım. kestiremiyor ki ne kadar iş olur, kaç elemanla nasıl yapılır. biz kervanı yolda düzüyoruz.

@emrah,

dediğin her şeyi ben de farkediyorum aslında ve tuhaf geliyor her şeye rağmen.

sadece hindistan çin pazarına inanmıyorum. hindistan-çin pazarındaki yazılım işlerinde, 10 projeden 3 tanesini bitirtrebilirsen başarı sayarsın. adamlar projeye başlıyor, canı sıkılıyor bir daha ses soluk yok. projeye 3 kuruşla başlıyor, sonra ilerledikçe 3 kuruş az geliyor, bir daha ses soluk yok.

@ tchuck

ben kaliteli iş derken öyle yarıda bırakmamak, işten sonra takibini yapmak, kalite standartlarına uygun iş yapmak gibi tün öğeleri dahil ediyorum (bizim sektörde de aynısı)

bir de devamlılık var. freelancer'ım ama ben 5 senedir aralıksız aynı müşterilere çalışıyorum adamdan çok ben takip ediyorum işinin gelişim sürecini kadrolu eleman alsa benden aldığı verimi alamaz yemin ederim... adam beni bulacağını biliyor o işi senelerdir yaptığımı biliyor. ve bu tek işim. mesaiden kalan 2-3 saatle iş yetiştirmek gibi değil gerekirse uyumuyorum o işi yapıyorum.

Evet Hindistan ve Cin konsunda kesinlikle haklisin. Irkcilik yapmak istemem ama kültürel nedenlerden dolayi sanirim cok daginik calisiyorlar. Bitti diye teslim ettikleri isler asla tam olarak bitmis olmuyor. O nedenele cok isin oldugu ama cok kritik olmayan, testlerinin daha kolay yapildigi isleri veriyoruz hindistana genellikle. Mesela bir xml parser yazilacaktir ve is cok kritik degil ise veriyoruz, cünkü cok emek istiyor ama getirisi az, teslim ederlerse ödüyoruz paralarini. etmezler ise sirket icinde hallediyoruz. Ama kaliteli bir is olmasi önemli ise sirket icinde cözmek ya da sirket icinde calisan masasi olan kaliteli bir freelancer ile yapmak daha avantajli.

hindistan freelance konusunda çok da güvenilir değil bence, ben de istediğim verimi alamıyorum evet ucuz ama gönderdiğimiz proje ile gelen kodun özellikle front endin ya alakası olmuyor ya da özensizce yapılmış oluyor.

şirketler özlük vs konulardan kurtulmak için freelance i tercih etmeye basladılar ayrıca bu ara bütün şirketler için piyasa durgun dolayısıyla yatan elemana da para ödeyecek, freelance tercih ediyor haklı olarak.

duyuru içinde böyle freelance iş paslama dayanışması olabilir bence.

güzelde olabilir.

Eleman işi çok sıkıntılı.

İstekleri bitmiyor, yazılımcı/web'ciler çok maaş istiyor, verdiğiniz maaşın en az yarısı kadar vergi veriyorsunuz devlete vs. vs.

Sürekli güncellenmesi gereken bir yazılım/site yoksa ve güvenilir birini bulduysanız freelance daha mantıklı...

Selam tchuck bu arada Yazılım derken ?
Yazılım'ın her hangi bir ucu için de geçerli mi bu dediğin...

neyle ne yazıyorsunuz merak ettim.

400 ün biraz üstüne çıkabilirim ve hdmi lazım değil dersen bu var ucuz IPS: www.vatanbilgisayar.com DVI portundan dijital görüntü sağlayabilirsin. Pc kullanımına uygundur.

@hububrad teşekkür ederim. seçenekler arasına alabilirdim ama bu linkte stokta yok diyor, stokta olan buldum onda da 636 lira :o

Tüh. Vatan dışındaki yerlerde pahalı evet. Bimekste 530 lira ama verilmez o kadar. Vatanda stoka girer umarım. Bu arada "bulunduğu mağazalar" diye bir link var. Vatan varsa yakınlarında dükkandan alabilme ihtimalin var gibi.

Benim monitörü önermeye gelmiştim ama hububrad önermiş. Ben memnunum. Teknoseyirin technopatın falan incelemeleri de var bir sürü ordan da bakabilirsin. Aoc beklemediğim kadar güzel çıktı. O fiyata Aoc alabilirsin herhalde ancak. Ips almaya çalış mutlaka ıps al. Ben hepsiburadadan 300 bilmem kaç liraya almıştım oralara da bak istersen.

Doğru hatırlıyorsam tangram farklı bir şey senin aradığın tangle. Çin sitelerinde görüyordum sık sık. Ebay den de kovalayabilirsin.

eksisozluk.com

Tabi ki de tangle düzeltildi duyuru :)

d&r kasa onlerinde bolca mevcut